Dubai en’lerin şehri olarak bilinir ve gerçekten de dünyanın en büyük, en uzun, en parlak gibi unvanlara sahip rekortmen yapılarını burada bulabilirsin. Peki, bu gösteriş ve parıltının altında gerçekte ne yatıyor? Eğer nereye bakman gerektiğini biliyorsan, şehirde keşfettiğine değecek daha az bilinen pek çok yer bulabilirsin. Yazımızı okumaya başla ve Dubai’yi şehrin yerlilerinden biri gibi nasıl keşfedebileceğini öğren.
Köklere dönüş
Şehirdeki ilk gününe sabah saatlerinde Bur Dubai’deki Şeyh Muhammed Kültürel Kavrayış Merkezi’ni ziyaret ederek başlayabilirsin. Bu merkez, göçmenlere BAE’nin (Birleşik Arap Emirlikleri) geleneklerini ve adetlerini öğretmek üzere açıldı ama turistlerin yerel hayatı daha iyi kavrayabilmesi açısından da mükemmel bir yer.
Yapının hoş bir atmosfere sahip rüzgâr kulesinde geleneksel yemeklerle kahvaltını ederken Emirliklerin kültürü ve İslam anlayışı hakkında bilgi alabilirsin. Konukları ağırlayan yerel rehbere yerel yaşayış hakkında dilediğin soruyu sorma fırsatı bulacaksın ve buradan BAE hakkında yeterince şey biliyor olarak ayrılacaksın.
Bur Dubai’nin tarihi semtini gezerken, Dubai’nin mütevazı balıkçılık kasabası geçmişini hatırlatan bir bölge olan El Bastakiya’ya da göz atmak isteyebilirsin. Geleneksel rüzgâr kuleleriyle öne çıkan yapıların oluşturduğu bu labirentte keşfedilmeyi bekleyen sanat galerileri ve kafeler bulunuyor.
Sokak aralarına dalıp karşına çıkan sayısız galeriden birine uğrayabilirsin ama öneri istiyorsan yerel ve uluslararası sanatçıların eserlerinden bir derleme sunan The Majiis Gallery’e bir şans verebilirsin. Hala biraz zamanın kaldıysa ve susuzluğunu giderecek bir yer arıyorsan, XVA Café’nin naneli limonatasını mutlaka denemelisin.
Günlük yaşamdan ufak bir kesitin keyfini çıkar
Konuya ilgisiz biri için Al Quoz pek de özel bir yer gibi görünmeyebilir. Şehrin endüstriyel alanlarından biri olan ve tozlu, sıradan görünümlü fabrika ve depolardan oluşan bu yerin herhangi bir yönüyle göze hitap ettiğini söyleyemeyiz. Ancak, şehrin kültür meraklısı grupları için bu hiç de geçerli değil. Bunun nedenlerinden biri de şehrin en harika sanat ve kültür mekânlarından Alserkal Avenue’nün burada yer alıyor olması.
Öğleden sonranı burada geçirerek modern sanat galerilerinden birini dolaşabilir veya bir müzik grubunu canlı dinleyebilirsin. Ayrıca, cumartesi günleri galerilere rehberli ücretsiz turlar da sunuyorlar ve her ay neler bulabileceğine dair web sitelerinden güncel bilgileri takip etmek faydalı olabilir.
Hem yerel halk hem de göçmenler tarafından sevilen hoş bir aktivite arıyorsan nargileyle (shisha) dolu akşamlar seni bekliyor. Eğer bu zevkte onlara katılmak istemiyorsan bile, özellikle de sanki tüm şehrin akşam gezmesine çıktığı serin aylarda Dubai’nin günlük yaşamının küçük bir kesitinin keyfini çıkarmak için iyi bir yoldur.
Manzil Downtown Oteli’nin ortasına gizlenmiş The Courtyard restoranını seçtiğine pişman olmayacaksın. Baloncuklu mükemmel bir gece için aradığın her şeyi burada bulabilirsin: nargileler mükemmel, ortam harika ve yiyecekler de çok iyi.
Alışveriş merkezlerini boş ver – pazarları tercih et
Dubai’nin en bilinen yönlerinden biri dev alışveriş merkezleridir; Dubai Mall tek başına kabaca 1,2 milyon m²’lik bir alan (yaklaşık 50 futbol sahasına denk geliyor) kaplar ve insanlar ordu gibi bu alışveriş merkezine akın eder. Ancak, biraz daha farklı bir deneyim yaşamak istiyorsan, nereye bakman gerektiğini bildiğin takdirde önünde pek çok seçenek var.
Açıkhava pazarları Dubai’de oldukça popülerleşmeye başladılar ve Zabeel Park’taki Ripe Market ise en sevilenlerinden biri. El yapımı takılardan kıyafetlere, yiyecek tezgâhlarına ve canlı müziğe kadar her şeyi burada bulabilirsin. Serin aylarda cuma öğleden sonralarını geçirmek için gerçekten iyi bir yoldur. Programı değişebildiğinden en güncel bilgilere ulaşmak için web sitelerini kontrol etmeyi unutmamalısın.
Eğer pazarlar sana hitap etmiyorsa, Al Quoz’da yeni açılan bir butik alışveriş bölgesi olan The Collective’e de göz atabilirsin. Gelecek vadeden tasarımcıların ve mağazaların yer aldığı bu mekân, şehirdeki sayısız alışveriş merkezine hoş bir alternatif oluşturuyor. Evde bıraktığın sevdiklerine ilginç hediyelik eşyalar aldıktan sonra Brew Café’ye uğrayarak kendini “flat white” kahve ile ödüllendirebilirsin.
Yerel lezzetleri tat
Dubai midesine düşkün olanların rüyalarının hayat bulduğu yerlerden biri ve burada bir aylık kirana denk hesaplar çıkartan lüks restoranlardan, hesaplı yemek sunan mütevazı yol kenarı kafeteryalarına kadar her türlü seçenek var.
Şehir ziyaretini Arap ülkelerinde tatil olan cuma gününe denk getirerek, göçmenlerin en sevdikleri aktivitelerden brunch yapmanın keyfini çıkarabilirsin. Dubai cuma brunchlarını alarak kendine has bir tarz eklemiş: su gibi akan şampanyalar, sonu gelmeyen açık büfeler ve üzerine bir parça da eğlence.
Fazla lüks olanlarını boş vererek, Jumeirah Lake Towers’taki Cocktail Kitchen’a uğra ve alakart başlangıçlar ve yemeklerden (keçi peynirli risottoyu öneriyoruz) seçimini yapıp ilerleyen saatlerde Vermut spritz kokteyli içebileceğin Vinyl Brunch’ı tercih et. Eğer valizinde birkaç plak getirdiysen, mekândaki gramofonu kullanarak plaklarını çalmakta da özgürsün.
Eğer kokteylleri biraz fazla kaçırıp ertesi gün karbonhidrat ve peynir açısından zengin bir şeyler yeme ihtiyacı duyarsan, Jumeirah 3’teki Al Reef Lebanese Fırını’nın ünlü peynirli menakişini (Lübnan usulü pizzaya benzer bir tür hamur işi) deneyebilirsin. Hem şehir halkı hem de göçmenler bu lezzetli yemek için yıllardır buraya akın ediyor. En iyi yönü de, büyük boyu için 3$’lık (10 TL) ücretiyle Dubai standartlarına göre gerçekten ucuz olması.
Deniz ürünleri konusunda mükemmel bir mekân olan Bu Qtair’i de mutlaka listene eklemelisin. Umm Suqeim semtindeki Burj Al Arab’ın gölgesinin altında kalan prefabrik bir yapıda hizmet vermeye başlayan ve Dubai’nin gözdeleri arasına giren bu mekân, artık yolun karşısındaki gerçek bir restoran binasına taşınmış olsa da, harika yemeklerini ve cazibesini (yani uzun kuyruklar ve tuhaf bir sipariş sistemi) korumayı başardı. Eğer yeterince sabredip yemek siparişini verebilirsen, balık körisi ve paratha (kızarmış hamurlar) eşliğinde günün balığını yeme şerefine erişeceksin.
Daha yeşillikli bir şeyler mi arıyorsun? O zaman Jumeirah’ta Jumeirah Plaj Yolu’nun hemen dışındaki One Café by Life ‘n One’a uğramalısın. Dubai’de gittikçe daha fazla yaygınlaşmaya başlayan çiğ beslenme (raw food) alışkanlığı ilk adımlarını tam olarak burada attı. ‘Gizli’ bahçe ortamının şehrin kafe ortamına hoş bir katkıda bulunduğunu da söyleyebiliriz; içeri adımını attığın anda Tayland’daki hippi tarzını yansıtan mekânlardan birine ışınlandığını hissedeceksin.
Burası bohem havaya sahip sağlıklı öğle yemekleri için mükemmel bir yer: Tayland usulü baharatlı sosla servis edilen çiğ kabaklı makarnalarını denemeni öneriyoruz. Mekandaki yaşam merkezinde yoga dersleri ve meditasyon atölyeleri de bulunuyor. Daha ne olsun?
1001 gece masalları
Dubai’deyken konaklayacak büyüleyici otel bulma konusunda hiç sıkıntı çekmeyeceğin malum ama o çok bilinen altın kaplamalı seçeneklerden uzak durmak istiyorsan, rezervasyonunu XVA Art Hotel’e yapabilirsin. Al Fahidi semtinin kalbindeki bu sanatsal mekân, şehrin az sayıdaki butik otelinden biridir ve yansıttığı karakteriyle öne çıkar. Odaların her birinde yerel Emirlik kültürünün yönlerinden biri esin kaynağı olarak kullanılmıştır.
