Bazıları için şaşırtıcı olsa da, tüm gün kumsalda uzanıp altın rengi bir tene sahip olmaya çalışmak herkesin kusursuz tatil anlayışı değildir. Bu sebeple, kumsalları sevmeyenleri de düşünerek, kum-deniz ve güneşten çok daha fazlasını sunan en iyi sahiller listesini hazırladık. Bu yaz tatilinizi henüz planlamadıysanız henüz geç değil. Farklı aktiviteler sunan bu tatil destinasyonlarını tatil listenize ekleyebilirsiniz.
Tulum, Meksika
El Castillo harabelerinin denizden görünüşü.
Riviera Mayalarının Tulum bölgesi on yıllardır büyümeye ve tarz kazanmaya devam etse de, dünyanın her yerinden hippileri bir zamanlar uyuyan bu köye çeken o bohem büyüsünü hala korumaktadır.
Yucatan Yarımadası’nın bu şeridinde seni oyalayacak o kadar çok şey var ki, havlunu serecek zamanı bile bulamayacaksın. Listenin en tepesinde, Karayipler’e yukarıdan bakan 12 metrelik falezlerin üzerine kurulmuş Kolomb öncesi dönemden kalma harabeleri ayrıntılı bir şekilde keşfetmek yer alıyor.
Mayaların en son inşa ettiği ve yaşadığı şehirlerden biri olan bu yeri iyice inceledikten sonra, sırada sakin bölgelerde yoga, mağara dalışı, Meksika füzyon mutfağından vegan akşam yemeği, butik alışverişi ve bu Orta Amerika müziklerine ayak uydurmanı sağlamaya yetecek kadar ‘mescal’ bulabileceğin bir yerde geceyi tamamlamak var.
Şarm El-Şeyh, Mısır
Mısır’da gemi enkazı dalışı. © Ben eBaker
Plajları sığ bulanlardansan neden Kızıl Deniz‘in saklı derinliklerini araştırmıyorsun? Ras Mohammed Milli Parkı’nın mercan kayalıklarında şnorkelle yüzmek, sualtı yaşamının renklerini neredeyse gerçek olamayacak bir parlaklıkta ortaya çıkarıyor.
Biraz daha derinlere dalmak istersen, gerçek bir batık hazine seni bekliyor. Sina deniz yatağı, 1941’de burada batmış olan İngiliz Ticaret Filosu gemisi SS Thistlegorm’un ebedi istirahat yeridir ve batışından on yıl sonra bulan da Jacques Cousteau’dan başkası değildir.
Daha kuru eğlenceler için de, Sina Dağı, Gize ve Nil’in nefes kesici alanlarından bir taş atımı uzakta olan Şarm’ı deneyebilirsin.
Mikonos, Yunanistan
Mikonos Adası’ndaki yel değirmenleri.
Tüm gün yakıcı güneşin altında oturmak sana çekici gelmiyorsa da, gece boyunca serin deniz esintisi altında dans etmek bambaşka bir olay. Dünyadaki en iyi plaj partilerinden bazıları için Rüzgarlar Adası‘ndan başka yere bakmana gerek yok.
Cennet Plajı’nın bayılana kadar dans edilen partilerin en uç noktası olduğuna dair ünü kıtaları aşmış olsa da, sahilden Mikonos’un merkezine kadar tüm ada nasıl iyi vakit geçireceğini iyi biliyor.
Sabahları canlılık veren Ege sularına dalmak seni tekrar kendine getirecektir ama sessiz ve dar bir Arnavut kaldırımı taşlı sokak bularak gününü gölgede dinlenerek de geçirebilirsin.
Alaçatı, Türkiye
Alaçatı’da rüzgar sörfü
İzmir’in batı sahilinde yer alan Alaçatı, taş evleri, masmavi suları, butik otelleri ve restoranları ile Türkiye’nin belki de en otantik kasabalarından birisi olarak ün salmıştır. Tüm gününüzü kumsalda güneşlenerek geçirmek isteyebilirsiniz ancak bu Alaçatı’da pek mümkün değildir.
Alaçatı’nın mimarisini, yeldeğirmenlerini ve yemeklerini keşfetmekten zaman bulduğunuzda ilk yapmanız gereken rüzgar sörfünü denemek olmalı. Bütün yıl esen rüzgarı ve sörf için elverişli denizi ile Alaçatı, şimdiden dünyanın sayılı sörf cennetlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
Tabii, Alaçatı’ya gitmişken hareketli gece hayatının da tadını çıkarmadan tatilinizi tamamlamayın!
Railay, Tayland
Railay Batı Plajı’nda gün doğumu. © Mark Fischer
Plaj tatilleri adrenalin konusunda biraz kısır geçebilir, tabii Rai Leh yarımadasının sarp kireçtaşı falezleriyle çevriliysen durum başka.
Heyecan meraklıları, derin suların üzerinde yükselen kayalara tırmanma imkânlarına ek olarak, bolca dalış, mağara keşfi ve kano maceraları bulacakları için, başka herhangi bir şey aramak zorunda kalmayacaklar. Bu da yeterli değilse, kendini kelimenin tam anlamıyla uçurumdan atarak, 30 metre yüksekten sulara dalabilirsin.
Biraz manzara değişikliği için, ormanın içlerine keşif gezisi imkânı sunan Krabi’nin ana toprak parçasına gidebilirsin. Ondan sonra da sırada tabii ki Tayland masajı var.
San Sebastián, İspanya
San Sebastián Belediye Sarayı.
Hepimizin bir şeyler yapmaktan sıkıldığında güvenebileceği bir aktivite var: yemek yemek. İspanyollar da bunu en iyi yapanlardan biridir.
San Sebastián, ‘pintxo’ adlı mezenin anavatanıdır. İspanyolcada diken veya çubuk anlamına gelen bu lezzetli küçük atıştırmalıklar, taze deniz ürünleri, İber jambonu, peynir ve aklına gelebilecek her şeyin genellikle bir şiş veya kürdana geçirilmesiyle hazırlanır. En iyi tarafı mı? Ufak olmaları nedeniyle bu ağız sulandırıcı seçenekler arasında seçim yapmana da gerek yok. Uno de cada por favor (hepsinden birer tane lütfen)!
Nereden başlayacağını bilmiyorsan, ‘blues’ atmosferli A Fuego Negro‘da, San Sebastian’ın en sembolik pincho’su olan ve aynı zamanda Rita Hayworth’un adını taşıyan Gilda’yı yemeni öneriyoruz.
Evet, plajlar çok güzel. Mimari de, baroktan, Belle Époque’a ve ileri görüşlü modern tarza kadar hepsi baş döndürücü. Ancak kabul edelim ki, deniz kenarındaki bu Bask şehrinin gerçek öncü özelliği, Michelin yıldızlı sayısız restoranı ve ‘tapas’ meyhaneleridir.
Saint-Malo, Fransa
Saint-Malo surları. © bortescristian
Fırtınalı sabahlarda kızgın dalgalar Saint-Malo kalesinin surlarını döver ve görünürlerde de bir plaj yoktur.
Cezir zamanı ise dümdüz kumsallar ortaya çıkar ama bunlar, bu liman kasabasının tarihi duvarları arasında sakladığı denizcilik geçmişine göre önemsizdir. Tarihi geçmişini yâd etmek gerekirse, 17. ve 18. yüzyıllarda önemli bir liman olan bu yer, korsanlar sayesinde karanlık bir üne sahip oldu. Kanaldan geçen İngiliz gemilerini yağmalayan Malo halkı, tüm Fransa’daki altının dörtte birine sahipti ve bu altınlar, paraya ihtiyaç duyduğunda XIV. Louis’nin de başvurduğu bir kaynak haline gelmişti.
Keşiflerine ara vermek istersen, tavsiye için yine krala kulak verebilirsin. Kral, Breton’un bu köşesine başka bir tür hazine için de oldukça güveniyordu: istiridyeler. Yakındaki bir balıkçı kasabası olan Cancale, ününü hala bu kabuklu lezzete borçludur.
Major Cay, Bahamalar
Kumsaldaki bir domuzcuk.
Parmaklarının arasına giren kumların düşüncesi bile ürpermeni sağlıyor olabilir, ancak Bahamalar‘daki bu ada, o birkaç çekingen adımı atmana değebilir. Bu tropik ada ülkesinde inci beyazı kumlarda uzanmak ve Atlantik’in masmavi sularında endişelerinden arınmış bir şekilde yürümekten başka yapacak pek bir şey olmadığı doğru. Ancak, okyanusun mavi sularında oynayan dost canlısı domuzlarıyla övünen başka bir plaj bulman da zor.
Tenha Big Major Cay adası, apaçık ortada bir neden yüzünden Domuz Plajı olarak bilinir ve birkaç düzine yabani domuza ev sahipliği yapar.
Oraya ilk defa nasıl geldiklerini kimse tam olarak bilemese de, domuzlar plajda aylakça geçen yaşam tarzına zamanla tamamen adapte olmuşlar ve sen de onların arasında rahatça yüzebilir ve güneşlenebilirsin.
