KeşfetŞehirler

Işıkları söndür ve dünyanın en muhteşem sinemalarındaki koltuğuna yerleş

Küçük ekranı aklından çıkar, çünkü filmleri devasa boyutlarda izlemenin yerini hiçbir şey tutamaz. Ayrıca en iyisi varken neden ikinciyle yetineceksin ki? Dünyadaki en iyi on sinemayı göstermek için perdeleri aralıyoruz!

Pathé Tuschinski – Amsterdam, Hollanda

Amsterdam'ın yuvarlak hatlara sahip Tuschinski sineması.

Tuschinski sinema salonu. © Pathé

Kırmızı halılı fuayesi, altın ışıklandırması ve Art Deco ile Jugendstil motiflerinin zengin uyumu ile Pathé Tuschinski sadece en büyük film yıldızlarına ayrılmış bir yeri andırıyor.

Ancak onun elitist cazibesinin seni kandırmasına izin verme. 1921’de açılan bu zengin detaylara sahip sinema, Amsterdam‘ın en sevilen ve kolay erişilebilir kültür merkezlerinden biridir ve 740 ziyaretçiye Grote Zaal’ın (Büyük Salon) lüks kadifemsi koltuklarına kurularak perdenin büyüsüne kapılma şansı verir. Nostaljik eski sessiz film gösterimlerinden, günümüzün sesli yapımlarına Tuschinski her zaman en iyi filmleri sunar.

Cineteca – Madrid, İspanya

Ürkütücü Sala Azcona sinema salonu.

Sala Azcona sinema salonu, Cineteca Madrid. © javier1949

Matadero Madrid’in kuzeydoğu köşesinde yer alan ve eski bir mezbahanın sanat merkezine dönüştürülmesiyle günümüzdeki haline kavuşan Cineteca, İspanya’daki belgesel sinemasına adanmış tek sinema salonu olma gururunu yaşar ve gerçekleri anlatan 7.000 hikayeyi ziyaretçilerine tamamen ücretsiz izleten bir arşiv merkezi de bulunur.

Ancak Cineteca’nın gizli silahı, LED tüplerinin eski sulama hortumları ve çelik tüplerden dokunmuş bir duvara ışık yansıttığı ve devasa bir sepetin içerisinde oturmaya en yakın deneyimi tadabileceğin parıltılı sinema salonu Sala Azcona’dır! Bilet ücretleri sadece 3,50€’dur ve şehirde buranın siyah kadife koltuklarından daha rahatını bulamazsın.

Cinémathèque Française – Paris, Fransa

Cinémathèque Française'nin girişi.

Cinémathèque Française. © pittaya

Hangi büyük başkente gidersen git hepsinde muhteşem bir film enstitüsü ve arşiv merkezi bulursun, ancak bulduklarının hiçbiri Paris‘in Cinémathèque salonu ile boy ölçüşemez.

Mimar Frank Gehry’n kübist binasının içinde üç sinema salonu, bir kütüphane, kitapçı ve giriş katında harika bir bistro bulunur. Ancak Cinémathèque’in alametifarikası müzesidir. Kökeni Lumière kardeşlere ve sinemanın doğuşuna kadar dayanan materyallere sahip bu müze, dünyanın en geniş ve sürekli genişleyen film arşiviyle övünür.

Daha mütevazı eserler olarak da müze Fritz Lang’in ‘Metropolis’ filmindeki altın kadın robottan, ‘Sapık’ filmindeki Bayan Bates’in ürkütücü kafatasına uzanan birinci sınıf film anı eşyalarını hayranların ilgisine sunar.

Gerçek anlamda bir Fransız enstitüsü olan Cinémathèque, yaşayan, nefes alan ve kesinlikle büyüleyici bir Yedinci Sanat tapınağıdır.

Andorra – Helsinki, Finlandiya

Andorra Sineması.

Bir müzik festivalinde Andorra sinemasından caz esintileri. © Jussi Hellsten

Finlandiyalı efsanevi film yapımcıları Aki ve Mika Kaurismäki tarafından kurulan bu garip Helsinki uğrak yerine bir ziyarette bulunmak, kardeşlerden birinin film setine adım atmaya benziyor.

Giriş katında New York’tan esinlenilen bir bilardo salonu ve bar olan Corona ve onun hemen yanında ise votka shot’lar ve salamlı sandviçler sunan ve köşedeki bir müzik çalardan eski Sovyet ezgilerinin duyulduğu bir Sovyetler Birliği hatıra barı olan Kafe Mockba’yı bulabilirsin.

Ancak her şeyin daha sinematik bir havaya büründüğü yer Andorra‘nın alt katıdır. Bir zamanlar köhne bir bodrumken şimdi deri koltuklar ve ufak ama içki stoku geniş bir bara sahip halka açık rahat bir salona ve film festivallerine, konserlere ve özel etkinliklere açık bir sinema salonuna dönüştürülen bu bölüm ‘Dubrovnik’ adını taşımaktadır.

Ek ipucu: ziyaretin sırasında film gösterimi yok mu? Sorun değil! Helsinki’nin Orion Sineması, Corona kompleksinden sadece iki dakika uzakta ve aynı derecede muhteşem.

Kino Intimes – Berlin, Almanya

Kino InTimes'ın girişi ve ünlü graffiti duvarı.

Berlin’deki Kino InTimes’ın dışındaki gittikçe büyüyen graffiti duvarı. © Tahian

Dünyanın en prestijli film festivallerinden biri olan Berlinale’ye ev sahipliği yapan bu Alman başkentinde konu muhteşem sinema salonlarına geldiğinde film severleri şımartacak kadar çok seçenek bulunur. Ancak bölgeyi gerçekten kökünden sarsan sanat evi, şehir merkezinin dış kısımlarındaki Friedrichshain bölgesindedir.

Küçük bir sinema salonu ve heyecan uyandırmayan bir kafesi bulunan ve kış aylarında eski bir kömür sobasıyla ısıtılan Kino InTimes iyi anlamda dağınık bir ruha sahiptir.

Makinist içeride en son çıkan bağımsız Avrupa filmlerini oynatırken, sinemanın dışı tamamen farklı bir tür sanata adanmıştır. Berlin‘de bol miktarda graffiti görülmesine rağmen, yeni sokak sanatçılarını cesaretlendirerek izlerini bırakmaları için fırsat sunan ve sürekli genişleyen bir tuval olan Kino InTimes’ın duvarı kadar yetenek barındıranını bulmak zordur.

Raj Mandir – Jaipur, Hindistan

Raj Mandir'in fuayesi.

Raj Mandir’in fuayesi. © Antoine Taveneaux/Wikipedia

Dünyanın en büyük ulusal film endüstrisine sahip Hindistan’da Bollywood’a özgü ihtişamda sinemaların olmaması tabii ki düşünülemez. Bunlardan en iyisi ise Mumbai’da değil, Jaipur‘da bulunur.
Raj Mandir‘in girişinin hemen dışında parlayan yeşil neon ışıklarla sinemanın mottosunu görebilirsin: ‘The Showplace of the Nation – Experience the Excellence’ (Ülkenin Güzellik Abidesi – Mükemmelliği Deneyimleyin). İçeri girdiğinde ise alçak gönüllü olmayan bu sinema sahiplerinin şaka yapmadığını fark edeceksin.

Yerel halk tarafından Jaipur’un mücevheri olarak bilinen ve oldukça süslü, şeker renklerine boyanmış lobiden ulaşılan salon, hepsi de film başlamadan önce ayağa kalkıp ulusal marşı söyleyecek kadar mutlu 1.237 heyecanlı film severin sığabileceği kadar büyüktür. Bu yaşam dolu gösterimlerin neredeyse hepsi yok satar, bu yüzden hayal kırıklığına uğramamak için oraya erken gitmekte fayda var.

Pioner Cinema – Moskova, Rusya

Pioner'ın koridorunda dolaşan bir sinema müdavimi.

Moskova’daki Pioner Cinema’nın koridoru.

2009’da yeniden açılan bu 1950’lerin eski Sovyet sineması Moskova soğuğundan sığınmak için ideal bir yerdir. Ancak bu sadece bölge halkı için geçerli değil. Diğer çoğu Rus sinemasının aksine, Pioner uluslararası filmleri endüstri standardı olan dublajın yerine altyazı ile sunar, böylece burada her zaman uluslararası film severler bulabilirsin.

Film sonunda çıkan yazılar sona erdiğinde mermer zeminli koridordan kısa bir yürüyüşle rahat Pion restoranına gidebilir veya Pioner’in samimi ve bilgili çalışanları tarafından özenle seçilen kitapların doldurduğu duvarlara sahip alışılmadık bir kitapçı olan Omnibus Magic Room’da rahatlayabilirsin.

Eğer hava içeri kapanarak ziyan edilemeyecek kadar güzelse, Moskova Gorky Park’ta mayıstan ekime kadar her gün açık olan Pioner Açık Hava sinemasını deneyebilirsin.

Busan Sinema Merkezi – Busan, Güney Kore

Busan Sinema Merkezi'nin çatısı.

Busan Sinema Merkezi’nin ışıldayan çatısı. © Cecil Lee

Busan Sinema Merkezi… Parlak, cüretkar ve Güney Kore‘nin fütürist şıklığı ile kusursuz bir uyum içindedir.

2011’de 150 milyon dolar maliyetle açılan bu sinema merkezi, dünya standartlarında altı sinema salonuna ve her yıl düzenlenen Busan Uluslararası Film Festivali sırasında kullanılan bir açık hava sinema salonuna sahiptir.

Eğer perdedeki ilgini çekmiyorsa bile merkezin çatısı bunu kesinlikle başaracaktır. 40.000’den fazla LED ışık ile aydınlatılan ve tam ölçekli bir futbol sahası kadar büyük olan bu yapı dünyanın en büyük sundurma çatısıdır. Kesinlikle büyüleyici olan bu yer, Güney Kore’nin kendine özgü, yanardönerli sinema mabedidir.

Secret Cinema – Londra, İngiltere

Secret Cinema sunar: The Grand Budapest Hotel.

Secret Cinema’daki görkemli bir “The Grand Budapest Hotel” gösterimi. © Marianna Chua

Çoğu sinema salonu zinciri insanları cafcaflı 3D teknolojisi ile kendine çekmeye çalışırken, filmleri izleme şeklimizi değiştirmeye kendini gerçekten adamış bir İngiliz kökenli girişim bulunmaktadır.

Basitçe anlatmak gerekirse, Secret Cinema sadece normal film gösterimleri değil, insanı içine alan film deneyimleri sunar; mesela ‘The Shawshank Redemption’ filmini hapis parmaklıkları arkasından izletmek veya ‘Hayalet Avcıları’ sunumunu hayaletlerle dolu bir rol yapma etkinliğine çevirmek gibi.

Ancak her şey gizli saklı planlanır ve çoğu mekan, zaman ve filmlerin adları başlangıç tarihlerinden önce açıklanmaz. Bu eğlenceli ve beklenmedik film kulübünün bir üyesi olabilmenin tek yolu da Secret Cinema web sitesine kayıt olmak.

Alamo Drafthouse – Austin, Teksas, ABD

Neon ışıklı kovboy Austin'deki Alamo Drafthouse Village'a gelen film severleri karşılıyor.

Alamo Drafthouse kovboyu film severleri karşılıyor. © Lomo-Cam

Filme geç gelip gürültü yapanlar, içecek höpürdetme sesleri, parlayan cep telefonu ekranları ve arka koltukta sohbet edenler veya öpüşenler… Bu rahatsızlık verici şeylerin hiçbirini Alamo‘da bulamazsın.

Sinemadaki rahatsız edici davranışlara karşı gösterdiği sıfır tolerans yaklaşımına ek olarak, bu Teksas kökenli sinema zinciri Amerika’nın kült film hastalarının mabedidir ve film yapımcısı Quentin Tarantino da Alamo’nun önde gelen müritlerindendir.

ABD’ye yayılmış 22 Alamo şubesi bulunmaktadır ve bu sayı her geçen gün artmaktadır, bu nedenle sinema zevkinden hiçbir zaman uzak kalmayacaksın. Programının en iyileri, komedi klasiklerinin repliklerinin birlikte okunduğu gösterimler, genç kızlara yönelik filmlerin gösterildiği Girlie Nights ve haftada üç gösterimi bulunan ve sinemanın en garip eserlerinin gösterildiği ‘Weird Wednesday’ gibi etkinlikleridir.