KeşfetDoğa

En Sinematik 10 Piknik Yeri

Dışarıda yemek yemek gibisi yoktur. Temiz ve açık havada her şeyin tadı daha lezzetli olmaz mı? Unutulmaz anıları garantiye almak için arkadaşlarla yenen keyifli yemeklerin üstüne miskin, sisli bir günde zevkli vakit geçirmek en iyi seçenektir. Nostaljik filmlerin atmosferini yaratmak bir pikniği çok daha çekici kılar.

Sizi favori filmlerimizden seçtiğimiz En Sinematik 10 Piknik Yerine davet ediyoruz.

Öne Çıkan Fotoğraf: Richard Pflaume

Piknik (1955)

Ev gibisi yok, Kansas.

Ev gibisi yok, Kansas. Fotoğraf: Adam Sparks

William Inge’nin Pulitzer ödüllü oyunundan uyarlanan Piknik, iki Akademi Ödüllü, 1955 yapımı muhteşem sinemaskop bir filmdir. William Holden ve Kim Novak’ın oynadığı filmin hikayesi Kansas’ın ufak bir kasabasındaki İşçi Bayramı’nda geçer.

Karizmatik bir yabancı olan Hal Carter (Holden) eski bir arkadaşını görmek için kasabaya gelir. Haftasonu içinde kasaba pikniğini basar, arkadaşıyla çıkan kasabanın güzeli Madge’a aşık olur, arkasında yıkılmış aile ilişkileri ve parçalanmış hayatlar bırakarak trene atlar ve Tulsa’ya geri döner.

Film Kansas’nın beş ayrı kasabasında çekilmiştir. (Halstead Nehir Kıyısı Parkı, Hutchinson, Nickerson, Salina ve Sterling), geniş düzlükler küçük-kasaba dramasını güçlendirmektedir. Filmden bazı sahneleri inceleyebilirsiniz.

Up – Yukarı Bak (2009)

Paradise Şelalesi … Angel Şelalesi …

Paradise Şelalesi … Angel Şelalesi … Fotoğraf: Inti

Evet, Yukarı Bak bir animasyon (2009 Cannes Film Festivali açılışını yapan ilk animasyon ve 3D film). Animasyon olması Carl ve Ellie’nin piknik sahnesinden mahrum kalacağımız anlamına  gelmez. Yeşil bir tepede, kilimin yanında duran piknik sepeti vardır. Şirin çift bulutlara takılır ve hayaller kurar. Charles F. Muntz fanatiği olan çift, Carl ve Ellie, evlerini Paradise Şelalesi’ne (oturma odalarında fotoğrafı bulunur) karşı bir uçuruma taşıyacaklarına yemin ederler. Gerçek hayat işin içine girer ve Carl Güney Amerika biletlerini alana kadar geçen süre artık Ellie için çok uzaktır. Buna rağmen Carl (ve Russell isimli genç Doğa Kaşifi) evini balon gücüyle hareket eden bir hava aracına dönüştürerek seyahati gerçekleştirir.

Aslında Paradise (Cennet) Şelalesi yoktur. Bu şelale yaratılırken Venezuela’da bulunan Angel (Melek) şelalesinden ilham alındığı düşünülür. Ön-Prodüksiyon, yönetmen Pete Docter ve diğer Pixar sanatçıları Venezuela’da araştırma yapmak için geçirdikleri üç gün boyunca yükseltiler ve gizli-saklı manzaralardan ilham almışlardır.

The Sound of Music – Neşeli Günler (1965)

Werfen’e yukardan bakan Hohenwerfen Kalesi, Avusturya.

Werfen’e yukardan bakan Hohenwerfen Kalesi, Avusturya. Fotoğraf: Rudi Riet

Piknik yemeği, perdelerden yapılmış giysiler ve bir müzik dersi… Bir çok yönüyle hatırlanan filmde, özellikle Do Re Mi sahnesi dikkat çeker. Çok sayıda Akademi Ödülü sahibi filmde yedi öksüz çocuğun dadısı olan Maria (Julie Andrews) başroldedir. Piknik sahnesinde, Maria, Von Trapp’in çocuklarına gamdaki notaları öğretiyordur. Çocuklar ilk kez şarkı söylüyorlardır; anneleri öldükten sonra keder içindeki babaları adeta eğlenceden men edilmiştir.

Piknik Hohenwerfen Kalesi çevresinde yapılır. Kurguda, Maria ve çocukların etrafında dans ettiği ve merdivenlerini (müzikal) gam olarak kullandıkları, Salzburg’da bulunan, Mirabell Bahçesi’ndeki Pegasus Heykeli Çeşmesi de yer alır. Do Re Mi Pikniği çayırını keşfetmeye ne dersiniz?

Emma (1996)

Box Hill, Surrey

Fotoğraf: Gareth Williams

“Box Hill’e göre harika bir gün geçirdiler… Oraya vardıklarında mutlu olmaktan başka bir istekleri yoktu” şeklinde başlar Emma’nın en ünlü sahnesi. Doğa ile iletişim kurarak, lezzetli yemeklerle ziyafet çekerek ve keyifli sohbetin tadını çıkararak, Kraliyet taburu, saatlerini North Downs’da geçirir.

(Sophie Thompson) Bayan Bates ile dalga geçen Emma’nın (kahramanı Gwyneth Paltrow oynar) yer aldığı piknik sahnesi filmin en önemli anlarındandır. Emma sonunda Bay Knightley’e aşık olur. Çanlar çalar ve Jane-Austen tarzı mutlu son yaşanır.

Box Hill çevredeki kırsal bölgenin canlı görüntüsüne sahiptir. Yamaç boyunca yetişen orkidelere ve sağda solda uçuşan birbirinden güzel kelebeklere sahiptir.

Picnic at Hanging Rock (1975)

Picnic at Hanging Rock (1975)

Fotoğraf: Looking Glass

Avusturalya’dan karanlık(ımsı) bir film. Picnic at Hanging Rock, 1900 yılının Sevgililer Günü’nde  öğretmenleri ile birlikte birkaç kız öğrencinin kaybolmalarını, bu olayın okul ve çevresindeki etkilerini konu alır.

Film az biraz ürkütücüdür. Hanging Rock’taki kızlara ne oldu acaba? Güneş’in ışıklarıyla buharlaşıp kayıp mı oldular? Yoksa bir şekilde kaya hepsini birden kaplayıp ortadan mı kaldırdı? Kızlardan birinin giysisinden kopmuş bir parça dantel dışında herhangi bir ize rastlanmaz. Acaba okul müdiresi bayan Appleyard olayların içinde mi?

Hanging Rock, etkileyici Victoria eyaletinin tam kalbinde yer alan, verimli yeşil alana sahip, göz alıcı bir kaya formudur. Eğer ziyaret etmek (ve geri dönmek) isterseniz, her yıl Şubat ayında yapılan Hasat Pikniğini kaçırmayın.

Bir Gün (2011)

ArEdinburgh Kalesi surlarından görülen Arthur’s Seat tepesi.

Edinburgh Kalesi surlarından görülen Arthur’s Seat tepesi. Fotoğraf: Phil Hollman

“Zeytinler çok mu süslü? Şampanya almak gösterişli de Irn Bru almak komik değil mi?” David Nicholls’ün romanından uyarlanan Bir Gün’de Arthur’s Seat tepesinde yapacakları pikniğe gitmek için hazırlık yapan Emma Morley (Anne Hathaway) ve Dexter Mayhew (Jim Sturgess)’i çevreleyen soru işte budur.

Emma ve Dexter 15 Temmuz 1988’de, Edinburhg Üniversitesi mezuniyetinde karşılaşırlar ve Bir Gün  tam da bu günden – St. Swithin Günü – itibaren gelecek 20 yıl boyunca hayatlarının izini sürmeye başlar. (Spoyler uyarısı: Filmin sonu için mendillerinizi şimdiden hazırlayın) Mini-dağ görünümlü Arthur’s Seat tepesi, Edinburgh’ün merkezinde yer alır. Eğer menüde romantizm yoksa bile şehrin görüntüsü ve liman, romantizmi sizin için temin edecektir. Şehrin çevresinde Bir Gün film rehberini takip edebilirsiniz.

Armageddon (1998)

Mekiklerin çarptığı yer, Güney Dakota’da bulunan Badlands Milli Parkı.

Mekiklerin çarptığı yer, Güney Dakota’da bulunan Badlands Milli Parkı. Fotoğraf: Pedliano

Afet temalı bir bilim-kurgu draması olan Armageddon, Michale Bay’in yönetmenliği ve Jerry Bruckheimer’ın yapımcılığı ile adeta Holywood güçlerinin birleşimiyle ortaya çıkmış bir filmdir. Filmin teması: NASA, Dünya’nın yörüngesi ile kesişen devasa bir astroidi durdurmak için bir grup derin-çekirdek sondajı gönderir. Peki piknik bunun neresinde? Görünene göre hayvan figürlü krakerlerden başka yiyecek bir şeyleri yoktu. Ben Affleck’in oynadığı karakter, A. J. Frost, Grace Stamper’ın (Liv Tyler) üstünde Discovery Channel gösterisini yapmadan önce bir krakeri kraker yapanın ne olduğunu merak eder. Grace Stamper da bu minik gösteriye bayıla bayıla (her zamanki gibi eğlenceli) gülüşüyle karşılık verir. Sahneyi buradan izleyebilirsiniz.

Filmin çekildiği mekanlar bir listeye sığmayacak kadar çok. Öne çıkan yerler arasında Houston’daki Johnson Uzay Merkezi, Texas, New York, Washington DC, Güney Dakota’da yer alan Badlands Ulusal Parkı (Bağımsızlık ve Özgürlük mekiklerinin düştüğü bölge), San Michele, Fransa, İstanbul’da Sultan Ahmet Camii ve Ortaköy, Hindistan’da bulunan Tac Mahal ve Red Fort, Shanghai, Çin bulunur.

Vicky Cristina Barcelona (Barselona, Barselona) (2008)

Vicky ve Cristina’nın görmeye gittiği Sagrada Familia’nın içi.

Vicky ve Cristina’nın görmeye gittiği Sagrada Familia’nın içi. Fotoğraf: Steve Jurvetson

Woody Allen’ın en güzel filmlerinden birisi olan Barselona Barselona, yaz aylarını Barselona’da geçiren iki Amerikalı genç kızı – Vicky (Rebecca Hall) ve Cristine (Scarlett Johansson) – konu alır. Juan Antonio (Javier Bardem) ile karşılaştıktan sonra yaz seyahatleri romantik bir hal almaya başlar. Ta ki eski karısı (Penelope Cruz) ortaya çıkana kadar.

Hollywood’un en güzel oyuncularını bir araya getiren filmin asıl çekiciliği ise İspanyol kırsalını kaydeden kamera görüntülerinde saklıdır. Allen, Barselona’nın da filmde bir karakter olmasını istemiş. Bunun yanında alkışı hakeden, Sagrada Familia Katedrali, Güell Parkı, Joan Miró Vakfı ve Barselona havaalanı gibi turistik yerler de filmdeki starlar arasında yer alır. Allen aynı zamanda, Barselona’nın dışında yer alan Aviles ve Oviedo’da, tembel pikniklerin ve romantik gönül işlerinin kaygısız yaz anlarını güzel bir şekilde perdeye aktarmıştır.

Out of Africa (Benim Afrikam) (1985)

Nakuru Ulusal Parkı, Kenya’da otyalan zebralar.

Nakuru Ulusal Parkı, Kenya’da otyalan zebralar. Fotoğraf: © Geoffroy Mauvais / IUCNweb

Barones Karen Blixen, Benim Afrikam kitabında safariye götürdüğü gramofonundan (Mozart plağı ile) ve ormanda içilen şampanyadan bahseder. Filmde ise, büyük-hayvan avcısı olan aşkı Denys Finch Hatton ile birlikte Kenya’nın çayırlarında piknik yapmaya gittiğinde yiyecek ve içecekleri biraz daha az abartılıdır.

Ödüllerle taçlandırılmış Benim Afrikam, yedi Akademi ödülünü de kapsayan toplamda 28 ödüle layık görülmüştür. Büyük ses getiren romantik hit (Meryl Streep ve Robert Redford’un oyunculuğunda)  Kenya’da, çoğunlukla Nairobi’nin dışında, Mombasa ve Rift Vadisi’nde çekilmiştir.

Filmdeki bazı sahnelerin çekimleri Nakuru Gölü Ulusal Parkı’nda yapılmıştır. Artık filmin hayranları arasında son derece popülerleşen, ulusal park içindeki bu yer “Benim Afrikam” (Out of Africa) olarak bilinir.

Enchanted April (1992)

Castello Brown, Portofino.

Castello Brown, Portofino. Fotoğraf: Sonietta46

Elizabeth von Arnim’in 1922’de kaleme aldığı romandan uyarlanan film, Enchanted April, 1920’lerin İngiltere’sinde yaşayan birbirinden farklı dört kadının hikayesini konu alır. Kahramanlarımız İngiltere’nin soğuk, girintili – çıkıntılı kıyılarını (ve bir kaç mutsuz durumla birlikte), İtalya kıyısında bulunan bir kalede inzivaya çekilmek için terkederler.

Filmin en değerli iki kadını (Bayan Arbuthnot ve Bayan Wilkins) ortak yönlerini keşfederler ve daha yaşlı olan Bayan Fisher ile soğuk karakterli Leydi Caroline Dester’ı da davet ederler. Neticede Protofino ve hayret verici güzellikteki kıyılarında yapılan piknikler büyüsünü gösterir ve kahramanlarımız bu ziyaretleri ile yenilenir ve gençleşirler – “Piknik-salaşlığı ve diğer her şey”

Mini-bilgi: Film Portofino’da bulunan, Elizabeth von Arnim’in 1920 yılında kaldığı kale olan Castello Brown’da çekilmiştir. Kitap yayınlandığı dönemde en çok satanlar arasına girmiş ve Portofino’ya turist akınına sebep olmuştur.